
Şanssızlık Kanunu
Hayal dünyasında ilan edilmiş bir kanun
Bir ölüm fermanı gözüyle görüyor halkı
Halk bakıp diyordu: Neydi ki sorun?
Çaresiz düşünce halk günbegün
Zamanla isyanlar başlar patlamaya
Ve doğar bir kara gün…
Şanssızlıkların ardı arkası kesilmezdi
Bitap düşen halk düştü gözlerden
Ağızlardan özgürlük marşı eksilmezdi
Diller ortak olmuştu çoktan
Büyükler izliyordu ama dışarıdan
Acaba ne istiyorlardı bu halktan?
İsyanlar her geçen gün büyümekteydi
Kalplerin gözü görmüyordu ki suskundu herkes
Çünkü gözlerin feneri her gece alevlenmekteydi
Geceler geldikçe halk çekiliyordu
Devlet artık kontrolde hakimdi
Ve halkı ağırdan ağıra yordu
Büyükler konuşuyor, küçükler dinliyor
Ama küçükler onlara bir anlam vermemişti
Aslında bilinmiyordu ki isyan küçüklere sıçrıyor
Gözler uykusuzdu çalışmaktan
Ruhlar artık solmuştu
Bu devlet ne anlardı haktan hukuktan?
Saatler geçiyordu ağır ağır bu ülkede
Dalardı çoğunluk görünmeyen rüyalara
Kimi evinde, kimi yolda, kimi ise bir selde…
Kanuna isyan edenler başlanırdı tutuklanmaya
Düşerlerdi bir hapishaneye olurlardı esir
Ve küçükler başlardı onları anmaya
Esirler her geçen gün farklı eziyet görürdü
Bakarlardı sadece bir çift güzel göz içine
Gün sonunda bağırırlardı: Kara göründü!
Kanun hükmünün sahteliği anlaşılmıştı
Büyükler aynı zamanda en büyük yalancıydı
Gerçi bu da halk tarafından aşılmıştı
Esirler kaçarlardı zindanlarından
Gardiyanlar bilirlerdi onların suçunu
İzlerlerdi merdivenlerin ardından…
İlan edilen şanssızlık kanunuydu
Şanssız bir şekilde yalanlandı
Bilmeyenler de onlara uydu…
Mahkeme günü gelmişti artık
Nihai karar bağlanacaktı bugün
Ve davayı düşürmüştü fikirlerdeki “ayrılık”.

